«

»

May 09

ASLINA RÜCÛ EDENLER VE ERMENİ MESELESİ

ASLINA RÜCÛ EDENLER VE ERMENİ MESELESİ

 

HDP’den milletvekili seçilmiş Garo Paylan‘ın, “Ermeni Soykırımı’nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması” başlığıyla kanun teklifi vermesi, eşyanın tabiatına uygundur, çünkü bu bakış açısı zaten HDP’nin ana politikasıdır!

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran” parti CHP’den milletvekili olan Sezgin Tanrıkulu‘nun “107 yıl önce 24 Nisan 1915’te yüzlerce Ermeni aydını İstanbul’da gözaltına alınıp, Çankırı, Ayaş, Ankara’ya sürüldü ve zorla kaybedildi. Kötülüğün miladı ile olan bu tarihle yüzleşmeden gerçek adalet sağlanamaz.” diye açıklama yapması ise Türk Milleti’nin başına geçirdiği adamların kanlarında ve vicdanlarındaki cevheri asliyi aramayışından kaynaklanıyor!

***

HDP esas olarak 2015 seçim bildirgesinde, “Hiçbir etnik kimliğin devlet yönetiminden dışlanmadığı, kendini yönetme hakkını da kapsayan demokratik yerinden yönetim modelleri kuracağız” diyerek Türkiye’yi etnik temelde kantonlara böleceğini açıklamış idi.

Oysa modern devlet, etnik kimliklerin temsil edildiği bir yapı değil millî kimliğin kalesidir. Etnik kimlikle temsil, Irak gibi devletlerde olur…

Daha vahim olan şudur ki “Herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz.” ifadesi ise altı partinin mutabakat metninde vardı!

İktidar partisinin fikri ise açılım sürecinde ortaya çıkmıştı. Sonradan bu politikadan vazgeçmiş görünmeleri, iktidarda kalabilmek içindir. Zaten daha AKP kurulmadan kendilerine ABD’den gönderilen ve parti programı yaptıkları gizli belgede, “Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek zorundadır.” deniliyordu.

Yine 2013 yılında “Geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk etmiş Hristiyan ve Yahudiler var. Hepsine ‘Ülkenize geri dönebilirsiniz’ diyoruz.” diyen de AKP’nin beyniydi.

***

HDP zaten konuya, “Tarihte halklara yapılan soykırım ve katliamlar karşısında, halklardan devlet adına özür dilenecek. Devlet tarafından el konulmuş vakıf malları iade edilecek, devletin tasarrufundan doğan maddi zararlar tazmin edilecek” diye bakıyor ve gerçek davasının Ermenilik davası olduğunu beyan etmiş oluyor. Çünkü bu saçmalıklar, Ermeni Diasporası ve Ermenistan’ı yöneten Taşnakçı zihniyetin talepleridir.

Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da bir kültür merkezinin temel atma töreninde, “Burada asıl inşa edilecek şey kültür merkezleri değil, demokratik özerkliktir. Belediyelerimiz artık bunun fiilen hayata geçirilmesi aşamasına geçmiştir. Burada kendi ana dillerimizle Kürtçenin, Arapçanın lehçeleriyle, Ermenice, Süryanice ile bu toplum artık kendi diliyle hizmet almanın aşamasına geldi. Biz bunları devletten beklemeyeceğiz. Ders kitaplarımızı kendimiz basacağız” demişti.

Bölgede Ermenice hizmet almak isteyenler var ise bu bile Ermeni iddialarının gerçek dışı olduğunu göstermeye yeter…

***

Prof. Dr. Hasan Köni“Ermeni meselesi” başlıklı konuşmasında, “Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’ olan yani Müslümanlığa dönen Ermeniler var. Sayıları 300-400 bin kişi. Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var. Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti, kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.” demişti.

Hrant Dink de bir Ermenistan gezisinde oradaki muhataplarına “Siz 1.5 milyon Ermeni’nin katledildiğinden bahsediyorsunuz. Oysa aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştu. Bunları neden dikkate almıyorsunuz?” diye sormuş, muhatabı da “Bu konunun gündeme gelmesi, davamıza zarar verir” diye cevap vermişti.

Her ne ise herkes aslına rücu eder veya soyunun kendisine yüklediği görevleri icra eder… Dadaloğlu‘nun dediği gibi kurt yavrusu da kurt olur!

 

Alıntı: Arslan Bulut