«

»

Şub 22

Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (3)

kurdistan

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (3)
 
Ve en çarpıcı pasajlar:
 
“Eski tarihçilerin eserlerini inceleyip araştırma zahmetine katlanmadan kitap yazmaya yeltenenler hep bu bir-iki Türkçe kitabı kaynak kabul ettiklerinden, onlar da bu ismin ilim-dışı olduğunun farkına varamamışlardır. Son zamanlarda Mehmed Mazhar Efendi ve Osmanlı Devleti Tarihi yazarı Abdurrahman Şeref Bey, bu ismi aynıyla kullanmışlardır. Her iki yazarın da yegâne kaynakları Tâcu’t-Tevârîh kitabı idi. Okul kitapları da ayni şekilde yazılmış ve Anadolu’nun Doğusu “Kürdistan” adıyla anılır olmuştur. Şu halde İdris-i Bitlisî bir “Kürdistan” tabiri UYDURMUŞ, diğerleri de inceleyip araştırmaksızın bu ismi kitaplarına geçirmişlerdir.
“İdris-i Bitlisî ve ona bağlı olarak diğer yazarlar Kürdistan tabiriyle Fırat nehrinin sol yakasından itibaren İran’a kadar devam eden Anadolu’nun Doğusunu murat etmektedirler.”
Mükrimin Halil Bey makalesinde, bundan sonra Anadolu Tarihini özetlerken:[5]
– Milattan önce 6. Yüzyıldan itibaren Batı Anadolu’daki Frigyalılar’ın bir kolu olan Ermeniler’in Doğu Anadolu’ya geldiklerini ve uzun asırlar (Roma ve Bizans dönemleri dâhil) burasının “Ermeniye” diye anıldığını;
– Sonra Arap-İslâm ordularının Doğu Anadolu’yu işgal ettiklerini; halkının büyük çoğunluğu Arapça konuşan Diyarbekir bölgesinin, gerçekte “birer Abbasi valilerinden başka bir şey olmayan “Şeyh”, “Hamedan ve “Mervan” aileleri tarafından idare edildiğini”[6];
– 11. Yüzyıl ortalarından başlayarak Selçuklular tarafından gerek Doğuda Bizans’ın elindeki “Ermeniye” kısımları, gerekse Güneydoğuda Mervanoğulları’nın elindeki Diyarbekir bölgesi, nihayet bütün Anadolu’nun kesin olarak Türklerin hâkimiyetine geçmekle onların “vatanı” hâline geldiğini;
– Ardından Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu’da iki buçuk asır boyunca sağladığı birliğin Moğolların işgaliyle bozulduğunu; ama kısa bir zaman sonra onların çekilişiyle beraber Beylikler döneminin başladığını, o yıllarda da Güneydoğu vilâyetlerinde Akkayonlu ve Karakoyunlu diye iki benzer Türk devletinin hâkimiyetini;
– Nihayet Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim eliyle Anadolu’daki birliğin yeniden ve kâmilen gerçekleştiğini, genel hatlarıyla anlatıyor.
Ve merhum tarihçimiz, makalesini şöyle bitiriyor:[7]
“Eskiden ‘Ermeniye’ adıyla bilinen Doğu Anadolu’muz, Anadolu’dan ayırmayı icap ettirecek yahut ayrı bir bölgeye delâlet edecek hiçbir isim almamış, bazen küçük küçük vilâyetler hâlinde idare edilmiş, bazen de tek bir emirlik hâlinde ve ‘Diyarbekir’ emirliği olarak idare olunmuştur. Bütün tarihi devirlerde Anadolu’nun herhangi bir kısmına ‘Kürdistan’ adı verildiği hiç görülmemiştir.”
“Yalnız son asırlarda Ermeni milliyetçileri, Ermenilik adına siyasî ve kültürel faaliyette bulunarak Anadolu’da bir Ermenistan vücuda getirmek hülyasını takip ettikleri esnada, Doğu Anadolu’ya eski çağlardaki adıyla ‘Ermeniye’ demeye başlamışlar ve o yolda pek çok eserler yayımlamışlardı. Türklere düşman olan Avrupalılar da Ermenilere taraftarlık ediyorlar ve yayımladıkları tarih ve coğrafya kitaplarında Doğu Anadolu’yu ‘Ermeniye’ diye adlandırarak onlara mânen arka çıkıyorlardı. Ermenilerin faaliyeti II. Abdulhamid’i son derece kuşkulandırmış idi. Adı geçen Hâkan, ‘Ermeniye’ ve ‘Ermenistan’ adını ortadan kaldırmak için Doğu Anadolu’nun ‘Kürdistan’ adı altında anılmasını ve mekteplerde okutulan tarih ve coğrafya kitaplarına o suretle geçmesini uygun görmüştü. Bu sebepten dolayı, Heşt Behişt yazarının (İdris-i Bitlisî’nin) icadı olan ve onun izinden giden yazarlar tarafından aynen korunan ‘Kürdistan’ adı, incelenme ve araştırmayla ilgisi olmayan yazarların himmetiyle yayıldı ve genelleştirildi. İlmî ve tarihî bir değeri bulunmayan bir ad ortaya çıktı.”
 
Kaynak: Dr. MUSTAFA KÖK E. Öğretim Üyesi www.tarihgazetesi.net