«

»

Mar 30

Altın Sözler

images

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Gafiller sürüsü vardır.”                                                                                                                                                                      “Yurdumuz, dışarıdan yönetilen çeşitli kargaşalıklar ve saldırılarla karşılaşmaktadır. Özellikle yabancı ideoloji ve yabancı kültür saldırıları karşısındayız. Bir takım sapık ağızlar, bir takım şartlanmış kafalar memleketimizde, Türk milletinin hayatıyla yakından ilgili olan bu mücadeleyi, Türk halkına yanlış bir şekilde duyurma çabası içindedirler. Bu çarpık ağızlar, bu çarpık kalemler, ’karşıt grupların çatışmaları’ndan bahsetmektedirler. Türkiye’de karşıt gruplar yoktur. Türkiye’de karşıt grupların çatışması yoktur. Türkiye’de milliyetçiliğini siyasî aksiyon yaparak, Türk milletinin fakirlik, yoksulluk, geri kalmışlık kaderini yenme mücadelesi veren ve Türk milletini cihanın medeniyet hayatı içinde yeniden varlık hâline getirmek isteyen şuurlu, Ülkücü, memleket evlâtları ile Türk milletini köleliğe götürmek, Türk vatanını parçalamak ve Türkiye’yi kanlı kardeş kavgaları içinde boğarak, yeryüzünün biricik Türk devletinin hayatına son vermek isteyen gafiller sürüsü vardır.” (Millî Doktrin Dokuz Işık, 1978)

“Ağaç köküyle yaşar, insan da öyle… Bizse maziden koptuk, istikbale bağlanamadık. Türkiye bütün kütüphaneleri yakılan, bütün mazisi imha edilen, 600 yılı cerrahi bir ameliyatla içtimaî uzviyetinden koparılıp atılan bedbaht bir ülke. Oysa milletin ana vasfı devamlılık… Türk milleti… Hangi millet? Bu millet 10 senede bir değişen hafızasız nesiller amalgamı* …” Cemil Meriç 

*amalgam:(civalı alaşım)

Yeni bir Türkiye kurmak arzusu, eski olan ve yerleşmiş bulunan pek çok şeye karşı çıkmayı ve onların yerine yenilerini benimsetmeyi gerektiriyordu. Bu yüzden efsaneler devrine kadar götürülen Türk tarihinin içinden Osmanlı tarihi ve medeniyeti adeta atıldı. (Erol Güngör, 1984, s. 104). 

Türkiye sömürgelikten kurtularak yeni istiklal kazanmış bir ülke değildir; Türkiye’nin bir devlet olarak yeniliği sadece siyasi rejimin değişmiş olmasından ve bir kısım idareci ve aydınlarının da bu devlet ve milleti birdenbire doğmuş zannetmelerinden ibarettir. (Erol Güngör, 1996, s. 111).