«

»

Nis 03

Âkil Adamlar ve Masonik semboller!

1347834563-sssss
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yeniçağ Gazetesi yazarı Hasan Demir’in yazısı sizin RTE’yi tanımanızı sağlayacaktır.
Terör elebaşı caninin isteğini yerine getirmeğe çalışan Başbakan Erdoğan, “akil adamlar” ilgili olarak televizyon programında şöyle açıklama yapıyor: “Toplumsal algıyı oluşturmak, geliştirmek için toplumda karşılığı olan kişilerden akil insanlar kadrosu kurulacaktır. Yani akil insanların görevi, toplumsal algıyı yönetmektir.”
 
Basına kapalı olarak yapılan ve beş saat süren MYK’da da bu hafta açıklanacak ve bir ay görev yapacak “Âkil Adamlar”ın yedi bölgeden 7’şer kişiden oluşacağı söylenmiş. Bu da pek çok kişide “Yedi Kollu Şamdan” çağrışımı yapmış.
Niye “7” diye soruyorlar?
Evet, biz de “Niye 7?” diye soracağız.
Onlar da bize “5 kişi olsaydı, niye 5 kişi diye soracaktınız?” tepkisi gösterecek. Hayır, yalnızca 7 bölge ve her bölgeden 7 kişi olduğu için bu soruyu soruyoruz.
Sayın Erdoğan, “Yahudi cesaret ödülü” almasaydı ve bu ödül kendi tarihinde ilk defa Yahudi ve İsrail kimliği olmayan tek kişi olarak Erdoğan’a verilmeseydi; Balgat’taki AKP Genel Merkezi “Osmanlı’da da var” bahanesi ile “Davud Yıldızı” sembolleri ile donatılmasaydı, böyle bir soru aklımızın ucundan bile geçmezdi.
Siz bütün bunlara Erdal Sarızeybek’in “Nil’den Fırat’a Devlet Oyunları” isimli kitabında kaleme aldığı aşağıdaki satırları da ekleyin, sonra yeniden konuşalım:
“Menorah desem belki hafızalarda bir şey çağrıştırmaz, ama Yedi Kollu Şamdan dersek, sanırım hepimizin aklına ilk İsrail gelir. Çünkü bu şamdan İsrailoğullarının kutsallarından, sembollerinden biri, belki de en önemlisidir. Ülkemizde de Menorah 2004 yılında ATV’den Ali Kırca’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile başbakanlık konutunda yapmış olduğu söyleşide ekranlarda görüntülenmiştir.
Bu görüntüler halen ne suç işlediği dahi bilinmeyen gazeteci yazar Soner Yalçın’ın da dikkatini çekmiş olmalı ki kitabında bu konuya yer vermiş: ” Başbakan Erdoğan, Musa Peygamber soyundan geliyor. Abdullah Gül de yoldaşı ve iktidar paylaştığı kardeşi Harun’a benziyor (Milliyet, 30 Mayıs 2003). Ama danışman-yazara göre bu sadece benzetmeydi; kan bağı yoktu; karakteristik özellikleri ve hayat mücadeleleri birbirine benziyordu! Akif Beki’yi anlayabiliriz. 10 Eylül 2004 tarihinde, gazeteci Ali Kırca, başbakanlık konutunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la bir röportaj yaptı. ATV’den yayınlanan röportaj esnasında ekranda bir görüntü dikkati çekiyordu; Başbakanın oturduğu koltuğun hemen yanında, Atatürk tablosunun altında bulunan sehpa üzerinde Yahudilerin kutsal Yedi Kollu Şamdan’ı vardı. Yahudilerin kutsal Yedi Kollu Şamdanı’nı başbakanlık konutuna kim, neden koymuştu? Yahudilerin kutsal Yedi Kollu Şamdanı’nın gösterilmesinin nedeni dekor değildi herhalde. Mutlak bir nedeni olması lâzım. Ama ne? Başbakanlıktan bu konuda hiçbir açıklama gelmedi…
Şimdi soru şu:
“Bu kadar tesadüf, tesadüf müdür?”
 ***
Gelelim, Türkiye’nin ne zaman ve niçin yedi bölgeye ayrıldığına… Ülkeyi “7’ye bölme” işi, 1941 yılında gerçekleştirilen “Birinci Coğrafya Kongresi’nde, ülkenin iklim özelliklerine göre yapılmıştır.”
Resmî bilgi böyle.
İnşallah öyledir.
Yalnız biz şunu biliyoruz.
Atatürk, 1935 yılında Mason localarını kapatmıştı. Bu locaları açan İnönü’dür. Atatürk rahmetli olunca, bir ihtimale göre de İsrail’in, devletinin kurulması önünde engel gördükleri için “Masonlar tarafından öldürülünce” Türkiye’de, neredeyse her şey, Masonlar eliyle dizayn edilmiştir.
Coğrafya Kongresi’nde de ülke “iklim kılıfı” altında fizikî olarak “Menorah” laştırılmış olamaz mı?
Atatürk’süz Türkiye için, “İkinci İsrail” diyenlerin en kuvvetli dayanaklarından biri de “İsrail devletini ilk tanıyan İslâm ülkesi Türkiye (28 Mart 1949)” gerçeği değil midir?
 
Seçilenlerin nesi “akil” onu da anlamak mümkün değil!
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=26301