«

»

Şub 01

“515”

“515”

Suça meyilli olan Suriyelilerin son günlerde sosyal medyadaki görüntüleri ve “515” numarasıyla kendilerini tanımladıkları görülmüştür…

 

Bu yapıdan İçişleri Bakanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilatı’nın tabii ki haberi vardır. Belli ki denetim altındaydılar, ancak Güneydoğu’daki farklı illerden görüntüler paylaşıp “asarız keseriz” havasına girmeleri toplumda infial yarattı.

İlk görüntülerde elinde sopalı silahlı bir grup yüzlerini kapatmış halde yürürken görülüyordu. Diğer videolarda uzun namlulu silah mermileri, araçların arkalarında Arapça yazılarla birlikte görülen “515” ifadesi vardı.

Haliyle bu “515”ler kimdir nedir diye vatandaşta bir merak ve kaygı oluşmuştur.

Geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Arap aşiretlerinin kendilerine özgü sayıları varmış. Bu “515” sayısı ise Osmanlı’ya isyan eden Haşimilerin sembolizmini içeren bir Arap milliyetçiliği alameti olarak tanımlanıyor.

Daha ilginci…

Haşimiler ya da Haşimoğulları veyahut Haşim Hanedanı, ismini Hazreti Muhammed’in büyük, büyükbabası Haşim bin Abdimenaf’dan alır.

Kayıtlara göre Birinci Dünya Savaşı esnasında İngiliz desteğiyle Osmanlı Devleti’ne isyan etmiş, Arap Yarımadası’nın kontrolünü eline geçirmiş, fakat birkaç yıl sonra Suudi Hanedanlığı’na yine bir isyanla kaybetmişlerdi.

Sonra da Başta Ürdün ve Suriye olmak üzere Orta Doğu’daki ülkelere dağılmışlar.

Bu “515” sembolüne gelirsek…

Arap milliyetçiliğini en sıkı şekilde savunan Al Naim, Kariyş, Seliym, Heziyl ve Kenani aşiretlerinin de sembolü.

“515” sembolünü kullanan Suriyeli kişiler ve gruplar aslında bu yöntemle sığınmacı oldukları Türkiye’ye karşı da bir çeşit gövde gösterisi yaptıklarını düşünüyorlar.

Tabii ki bu insanlar Haşimi değil. Ancak kendilerini böyle var ederek örgütlenmeye çalıştıkları açık. Eğer iddia edildiği gibi Türkiye içerisinde özellikle Güneydoğu’da kendilerini böyle afişe edecek kadar geniş bir yapılanmaya gidildiyse ardı ardına operasyonlar gelecektir.

Ancak bu iş sosyal medyada hava atmak için yapılmış, üç beş kişinin kendilerini tatmin ettiği bir şeye de dönüşmüş olabilir.

Göreceğiz…

 

Alıntı. Murat Ağırel